YAŞAM GAYEM;
SONSUZ AŞKIM
Aradan on yıl geçti dedim ya işte o on yıl benim için bin yıl gibiydi… Savaş yoktu ama arkadaşlarım ve sevdiklerim ailem artık onlarda yoktu.En önemliside o yoktu ‘’şaze’’hayatım yoktu yaşama amacım yoktu kısaca savaşta onunla fazla görüşememiştik evlerimiz biraz uzaktı beklide bu yüzden beklide..
İki yıl savaşla dolu yılların ardından ailemi kaybedince Türkiye’ye akrabalarımızın yanına geldim daha doğrusu albay amca getirdi. Albay amca ordumuzun albaylarından biriydi ve bizim aile dostumuzdu.İleride benim gibi çocukların intikamımızı alsın diye dünyanın dört bir yerine göndermişlerdi.Arkadaşlarım Muhammed,jaha, saliha, sanem…hiçbirinden haberim yoktu.Ancak bu durum taki bu onuncu yılın akşamına kadar… O akşam çok hüzünlüydük çünkü on yıl geçmişti ve biz daha doğrusu ben bir şey yapamamıştım.bu gün yirmidört yaşındayım ama yüzelli yaşında gibiyim. Bu böyle taki intikamımız alınana kadar sürecek….
Onuncu yılı akşamı yeni ailem ile otururken telefon çaldı.arayan Bosna sancaktarlarından Muhammed’miş tabi meraklı bir şekilde telefona cevap verdim. Sonra anladım ki telefondaki kişi benim çocukluk arkadaşım Muhammed’den başkası değildi önce inanamadım çünkü haber alamayınca bütün arkadaşlarımın öldüğünü düşünmüştüm.Artık zaman gelmişti. Artık bizlerde bir şeyler yapabilirdik.Anlaşıp buluşmaya ve bütün dostlarımızla temas kurmaya çalıştık.
Sonunda o gün geldi bütün eski dostlar bir ardaydık.bu gün tam on yıl üçgün olmuştu. Bir yandan bunun üzüntüsü bir yandan da dostlarımı bulmanın sevinci ….herşeye rağmen mutluydum çünkü yanımda dostlarım vardı.ancak yinede bir eksiklik hissetmiştim.çevremi inceledim ve bir kişi eksikti.Yaşama gayem yoktu orada. Birden ürkek bir ses tonu ile ‘’Muhammed’’ dedim Şaze nerede onu göremiyorum yoksa….
‘’yok yok’’ dedi Muhammed ‘’onun kocası sakatta onun için gelemeyecek’’diyince üzerimden kaynar sular boşandı birden …
Yani en azından bitanem yaşıyordu.Kocası savaşta sakat kalınca türkiye’ye kocasının akrabalarının yanına gelmişler.Evlenmeside Şaze’nin ailesi ölünce sahipsiz kalmış ve on yedi yaşında evlenmek zorunda kalmış.Evlendikten üç sene sonra kocası bacaklarını kaybetmiş. Birde oğulları olmuş. Kacası bizim aşkımızı bildiği için ufaklığın ismini Rior koymuşlar yani benim adımı.Muhammed’le anlaşıp ziyaretlerine gitmeye karar verdik. Onları görünce yeniden doğmuş gibi oldum ve Rior’a kendi oğlum gibi sarılıp kokladım.Şaze hiç değişmemiş sarı saçları yeşil gözleri hala çok güzeldi yani..Biraz Şaze ile yalnız kaldık ve hiçbir şey bilmediğimi düşünerek başından geçenleri anlatmak istedi. Ben bilğimi söyleyince yeşil gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı tabi bendende…
Sanki küçükken olduğu gibiydik o bakışları o saçları … sonra bana dönüp ‘’rior’’ seni çok seviyorum bu kalp her zaman senindi ve senin kalıcak deyince bende ona sarılıp benim kalbimde sana ait ve sende kalıcak dedim ve bir süre o on yılın hasretini gidermeye çalıştık.
Artık benimde bir oğlum diyebileceğim biri vardı onun için her şeyi yapacaktım onun benim gibi bizim gibi olmaması için her şeyi…..onun benim gibi olmasını hayal bile edemiyorum.Oniki yaşındasın ve elinde silah acaba evimi ne zaman basacaklar korkusu.. hayali bile ürkütmeye yetiyordu.kısaca Rior’un yani oğlumun kendi hayatını belirlemesine yardımcı olup bizim hatalarımıza düşmesini engelleyecektim. Yani ikinci bir yaşama gayesi daha…….
Tanrıya sonsuz şükürler olsunki yaşıyordu Şazem hayatımın kadını varlığım yokluğum herşeyim çocukluk aşkım bügünüm yarınım….
Başkasıyla evli olmasına rağmen o benim aşkımdı.Hayat arkamızdan türlü oyunlar yapmıştı birkere … ama sonuçta ben onun oda benimdi. Bu dünyada olmasada öbür dünyada inşallah birlikte oluruz…….
f.ö.
Savaşın üzerinden on yıl geçti.Bu gün onuncu yılı kutluyoruz yeni ailem ve ben…Savaş bitti bitmesine ama bu arada beni de bitirmişti.Kimine göre deli olmuştum kimine göre mecnun ama ona göre aşıktım.’’O kim mi’’o benim unutamadığım ve unutmayacağım aşkım,hayatım kısaca herşeyim …….